Yeni Şafak gazetesinde 8 Ağustos Salı günü “Film çevirmeyin film çekin” başlığıyla bir haber yayınlandı. Haberde "Bazı uyanık yapımcıların, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın film çekilmesi için verdiği desteği emlak, Bitcoin ve dolara dönüştürdüğü ortaya çıktı. Bakanlık her yıl çekim ve dağıtım aşamasında yaklaşık 40 filme 1-1,5 milyon lira destek veriyor. Son dönemde paraların yarısından çoğu film çekilmeden geri ödendi. Bazı yapımcıların geçerli mazereti varken bazılarının desteği yatırım aracına dönüştürdüğü belirtiliyor. Film çekimine 5 yıllık süre tanınması ve film çekilmediğinde ise paranın faizsiz 12 taksitle geri ödenmesi fırsata dönüştürülmüş" deniyordu.
Haberde dikkat çekici veriler de var: "Kültür ve Turizm Bakanlığı 2022 yılında 37 filme destek verdi. Bunlardan sadece dört tanesi vizyon bekliyor, 1 tanesi geri ödendi, gerisi ise hazırlık aşamasında gözüküyor. 2021 yılında destek alan 44 filmden sadece 10 tanesi vizyona girdi, 4’ü geri ödendi diğerleri de ya çekilemedi ya da hazırlık aşamasında. 2020 yılında 47 filme destek verilirken bunlardan sadece 13’ü vizyona girdi. 2019, 2018 ve 2017’de de benzer durum söz konusu. Hazırlık aşamasında gözükenlerin de birçoğu ya geri ödendi, henüz tabloda gözükmüyor veya yakın zamanda geri ödenecekler listesinde."
Yani aslında bu verilere bakıldığında öyle yoğun bir geri ödemenin söz konusu olmadığı da görülüyor. Ancak bu haberin birçok bilgi yanlışı içermesinin, Bakanlık desteklerini kriminalize etmesinin yanında yakın dönemde bir başka yandaş yayın olan Star’da 1 Ağustos’ta Resul Tosun imzasıyla çıkan “Kültür Turizm Bakanlığı’nın Dikkatine” başlıklı yazıya da bir ‘yanıt’ olduğunu düşünmeden edemiyor insan.
Önce haberdeki yanlış bilgilerden bahsedelim. Haberde bahsedilen "faizsiz 12 taksit geri ödeme" oldukça istisnai ve faizsiz değil. Diyelim ki filminiz için Bakanlık'tan 1.5 milyon TL destek aldınız. Çekim öncesi taksit olan üçte birini (Destekler üç taksitte alınıyor, çekim öncesi, çekim esnası ve kaset tesliminde) yani 500 bin TL hesabınıza geçti. Bununla ön hazırlıklara giriştiniz ve paranın bir kısmını harcadınız. Ancak filmi tamamlamak için gereken bütçeyi bulamadığınız için çekmekten vazgeçtiniz ve parayı iade etmeye karar verdiniz. Bu durumda yapımcıların bir kısmı, kamuya yönelik borçların yapılandırılmasına dair düzenlemeleri bekliyor. Bu, devlete borcu olan her vatandaş gibi yapımcıların da en doğal hakkı. Üstelik 12 taksit olanağı çok az sağlandığı gibi, faiz her zaman var. Sadece Bakanlığın faiz oranından daha düşük.
Evet, yanlış duymadınız. Bakanlık verdiği destekler için yasal bir faiz işletiyor. Çekim öncesi paranızın üçte birini aldınız ama hiç harcamadınız, bir yıl sonra da başka para bulamadığınız için filmi çekmekten vazgeçtiniz diyelim. Aldığınız parayı aynen iade edemiyorsunuz. Bir yasal faiz söz konusu. Bu arada TL aldığınız için paranın kaybettiği değeri siz düşünün. Öte yandan çekim öncesi desteğin tamamını alabilmek de mümkün ama büyük bir teminat göstermeniz gerekiyor. Çok yüksek maaşlı bir kefil, ya da ev vb. Yani bakanlık parayı size verirken garanti istiyor.
Şimdi gelelim "Paraları bitcoin’e dövize, altına, emlağa yatırıyorlar" kısmına. Bakanlık destekleri TL üzerinden verildiği ve genellikle film çekim aşamasından hayli zaman önce alındığından değer kaybetmemesi için (özellikle de son yılların enflasyon ortamında) yapımcılar tarafından çeşitli biçimlerde değerlendiriliyor. Çünkü bu parayı hiç harcamasalar bile Bakanlık tarafından bir faiz işletiliyor. Kaldı ki, aradan geçen sürede aldığınız para TL bazında sürekli değer kaybettiği için yapımcıların başka şansı kalmıyor.
Son 4-5 yılda film desteği almaya hak kazanmış yüzlerce projeyi zan altında bırakmanın kötü habercilik dışında bir amacı daha var bana göre. Bu iadelerin hemen hemen tamamı, filmlerini çekecek kaynak bulunamadığı için oluyor. Bakanlık desteklerinin 1- 1.5 milyon TL civarında kaldığı Türkiye’de en düşük maliyetli film, 8-10 milyon TL’den aşağıya çekilemiyor. Kalan kaynak için yatırım yapacak yapımcı bulunamayınca da gözler yurt dışındaki fonlara dönüyor. Orada da şöyle bir sorun çıkıyor ortaya. Bakanlık bu destekleri yapımcının "büyük ortak" olması koşuluyla veriyor. Yani yerli kaynaklar yabancı kaynaklardan daha fazla olmalı. Şimdi diyelim siz bakanlıktan 1 milyon 500 bin TL destek aldınız. Yani 50 bin euro. Sonra bir Alman yapımcı senaryonuzu çok sevdi ve ülkesinden kaynak bulacağını söyledi. Ve diyelim ki oralardaki film bütçeleri düşünüldüğünde çok cüzi sayılabilecek 200 bin euroluk bir kaynak buldu. Peki, bu filmin büyük yapımcısı kim oluyor bu durumda? Haliyle yerli yapımcılar Bakanlık destekleri düşük olduğu için yabancı ortak bulmakta da zorlanıyorlar.
Resul Tosun’un yazısı tam da bu noktada dikkat çekici. Tosun, yazısında AK Parti iktidarı boyunca sinema için yapılanlara övgüler düzdükten ama hala kültürel iktidar olunamamasından yakındıktan sonra yönetmen İsmail Güneş’in ülke sinemasına dair kendisine ilettiği notları aktarıyor. Güneş, bir filmin üretim maliyetlerindeki büyük artış ile Bakanlık destekleri arasındaki uçuruma dikkat çekiyor. Ve büyük çoğunluğu sektörün tamamı tarafından da desteklenecek bazı talepleri sıralıyor.
Ama bu Güneş’in bu konudaki ilk çıkışı değil. Yönetmen, 8 Mayıs tarihinde twitter hesabından “Bağımsız sinemanın ilansız ölümü” başlıklı bir flood paylaşmıştı. Bu paylaşımı aynı zamanda kültür sanat politikalarına yönelik hayal kırıklığını da içeriyordu. Güneş beş gün sonra ise iktidar partisine yönelik hayal kırıklığını ifade eden iki tweet atarak “Benden bu kadar” diyordu. Hem Resul Tosun’un yazısı hem de Güneş’in daha önceki paylaşımları, sosyal medyada iktidar destekçileri tarafından eleştirildi. Yönetmenin daha önce Bakanlık'tan aldığı destekleri hatırlatanlar da oldu.
BAĞIMSIZ SİNEMANIN “İLANSIZ” ÖLÜMÜ
— İsmail Güneş (@61ismailgunes) May 8, 2023
Salgın ve dolar krizi öncesi Sinema Genel Müdürlüğünün verdiği destekler artık destek olmaktan çıkmış Bağımsız Sinemanın “ilansız” ölümünün anıtı gibi olmuştur.
Dolar 7-8 lira civarındayken 20 liraya yükselmiş+++ pic.twitter.com/QKVe5YqgKJ
Bir hafta arayla bakanlığın sinema desteklerine dair iktidar medyasından iki farklı yaklaşım görmek dikkat çekici. Birincisi iktidar nezdinde gözden düşmüş bir yönetmenin sektörün beklentilerine dair derli toplu taleplerini aktarırken, ikincisi bakanlık desteği alanları zan altında bırakan, üstelik gerçek olmayan bilgilerle dolu bir bilgiler içeriyordu. Asıl soru Bakanlık ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün hangi tarafı ciddiye alacağını tabii ki. Çünkü ortam ‘film çevirmeye’ hayli müsait!
Author: Andres Williams
Last Updated: 1704521521
Views: 1882
Rating: 4.6 / 5 (72 voted)
Reviews: 97% of readers found this page helpful
Name: Andres Williams
Birthday: 1979-10-15
Address: 9869 Tucker Causeway, North Kimberly, ID 51567
Phone: +4828098497014033
Job: Article Writer
Hobby: Painting, Web Development, Whiskey Distilling, Amateur Radio, Soccer, Stamp Collecting, Golf
Introduction: My name is Andres Williams, I am a unguarded, frank, sincere, vivid, treasured, cherished, priceless person who loves writing and wants to share my knowledge and understanding with you.